Sayfalar

2 Ağustos 2012 Perşembe

Andrey Tarkovski - IV: Şiirsel Sinema


ŞİİRSEL SİNEMA




"Sinemada beni çeken, alışılmamış şiirsel bağlantılar, şiirselliğin mantığıdır. Kanımca bu, bütün diğer sanatlar içinde en gerçekçisi ve en şiirseli olan sinemanın imkanlarına da çok uygun düşmektedir. Her durumda bu bana, düz bir çizgi doğrultusunda geliştirilmiş ve mantıklı bir sebep-sonuç ilişkisine dayalı bir konuyla görüntüleri birbirine bağlayan geleneksel dramaturjiden çok daha yakın geliyor (...) Kanımca şiirsel mantık, hem düşünce geliştirmenin yasalarına hem de hayatın yasalarına klasik dramaturjinin mantığından çok daha yakındır. Ne var ki, klasik drama, yıllardır dramatik çatışmaları ifade edebilmenin yegane örneği olarak ele alınagelmiştir. (s. 6) Yüzyıllardır var olan tiyatro dramaturjisinden yola çıkılarak, çok sayıda kalıp geliştirilmiş, genellemelere varılmıştır. Bunlar ne yazık ki sinemaya da girmiştir" (Mühürlenmiş Zaman, s.11)




"Şiirsel bağlantılar, olağanüstü duygusal bir ortam yaratarak  seyirciyi harekete geçirir. Seyircinin, hayatı tanıma faaliyetine katılmasını özellikle sağlar, çünkü ne hazır bir sonuç sunmakta, ne de yazarın katı talimatlarına dayanmaktadır. (...)  Karmaşık bir düşünce ve şiirsel bir dünya görüşü, asla, ne pahasına olursa olsun, fazla açık, herkesçe bilinen olgular çerçevesine sıkıştırılmamalıdır". (Mühürlenmiş Zaman, s. 7)

Şimdi, altı çizilecek bir paragraf: 

"Bir nesne hakkında her şey hemen bir çırpıda söylenmezse, insan bu konuda şahsi görüşler üretme olanağına kavuşmuş olur. Oysa genelde sonuç, seyirciye hiç akıl yürütme fırsatı tanımaksızın tepsi içinde sunulmaktadır....." (
Mühürlenmiş Zaman, s. 7) 

O kadar çok önemli cümle var ki! Ve bunlardaki fikirleri örneklerle anlatması... Adeta kitabı buraya aktarmak gerekecek. Sonra da diğer kitapları. Biraz olsun ilginiz uyandıysa kitapları muhakkak alın ve okuyun. 

"Genelde anlatım gücü yüksek bir mizansen olıuşturulmaya çalışılır. Ayzenştayn bunun üzerinde ısrarla durur (AT, Ayzenştayn'ı hiç sevmez). Mizansen, oyuncuyla dış dünya arasındaki karşılıklı ilişkiyi belirleyen taslaktır. Sanatsal görüntünün canlı dokusunu bozan gereksiz bir sürü uzlaşmaya dayalı bu anlayış son derece ilkeldir. Yaşamdan alınan bir epizod, olağanüstü etkili bir mizansenle bizi şaşırtır. "Böyle bir şeyi insan dünyada düşünemez" dedirtir. Bizi şaşırtıp, heyecanlandıran, bir anlamda söz konusu mizansendeki uyumsuzluklardır.  
Mizansenin uydurulmuş bir konu çizmeyip kişilerin karakterlerine, ruhsal durumlarına, yani hayata bağlı kalması gereklidir. Bir mizansenin görevi, işte bu yüzden, yalnızca diyaloglar üzerinde ya da herhangi bir eylem üzerinde bilinçli bir şekilde düşünmeyi sağlamakla sınırlanamaz.  Sinemada mizansen, gösterilen eylemin olabilirliğiyle, görüntülerin güzelliği ve derinliğiyle (ama içerdiği anlamı, resimlere boğmamak koşuluyla) bizi sarsmak ve etkilemekle yükümlüdür " (Mühürlenmiş Zaman, s.12).

Ama elbette, salt görüntü olsun, güzel görüntüler olsun diye görüntü oluşturmak, çekmek peşinde de koşulmaması gerekiyor: 

"Söz konusu olan, daha çok görsel çözümlerin yüzeysel güzelliği yerine, karakterlerin ve olayların doğruluğu peşinde koşmaktır.... " (s.14)

"Bir sanatçının yapıtında hayat, kişisel algılamaların prizmasında kırılır; bir daha tekrarlanamaz planlarda hakikatin çeşitli yanları görülür. Ancak, sanatçının öznel görüşlerine ve kişisel dünya görüşüne verdiğim büyük değere karşın, keyfiliğe ve anarşiye de karşıyım". (Mühürlenmiş Zaman, s.15)

"Başyapıtlar, etik ideallerini ifade etme çabasından doğarlar. Bir sanatçının hayal gücünü ve duygularını belirleyen, bu çabadır. Sanatçı, eğer hayatı seviyorsa, onu tanımak, değiştirmek ve daha iyi olması için katkıda bulunmak zorunluluğunu da içinde duyacaktır (...) Bu durumda, sanatçının yapıtı, her zaman için, insanlığın mükemmelliğe ulaşması için gösterilen zihinsel çabanın sonucudur" (Mühürlenmiş Zaman, s.15). 

"Bana kalırsa sinema tarihinde sadece şairler kalacaktır. "autheur" sineması şairlerden meydana gelir ve bütün büyük yönetmenler şairdir. Sinemada şair ne anlama gelir? Şair yönetmen kendisini çevreleyen gerçekliği yeniden üretmeden (üretmeksizin), kendi dünyasını yaratan yönetmendir. "Autheur" sineması budur. ("A Poet in Cinema" adlı belgesel filmden)

Devam edecek... "Sanat nedir? Niçin vardır? Sanatçı kimdir?"


Kaynaklar

* Mühürlenmiş Zaman. Andrey Tarkovski. 2007. Agora Kitaplığı
  (1985'te basılan   Almancasından   çeviri: Füsun Ant) 

Şiirsel Sinema. Derleyen: John Gianto. 2007. Agora Kitaplığı (İngiltere'de 2006).
  Tarkovskiy ile yapılan röportajlar.. Filmleri, görüşleri, yaşantısı hakkında pek çok bilgi içeriyor,
   kendi ağzından... Çeviri: Ebru Kılıç.

Zaman Zaman İçinde. 1994. Andrey Tarkovski - Günlükler: 1970 - 1986. AFA Yayıncılık. 
Tarkovski'den Sinema Dersleri. 2012. Derleyen, çeviren: S. Aslanyürek. Agora Kitaplığı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder